TEMEL FIKRALARI |
|
1- Temel'in 8 tane çocuğu varmış. Ama hepsi de birbirinden salak, geri zekalıymış. Temel ve karısı Fadime doktora gitmişler, durumu anlatmışlar. Böyle böyle biz artık çocuk istemiyoruz demişler. Doktor bunlara 1-2 kutu prezervatif vermiş. Nasıl kullanılacağını falan anlatıp yollamış. Neyse bunlar kullana kullana bir gün prezervatifleri kalmamış. Temel kara kara düşünmeye başlamış. Ne yapsak ne etsek diye Fadime "Dur ben sana dantelden örüvereyim demiş." Ölçüyü falan almış 1-2 gün içinde örmüş. Aradan 9 ay geçmiş. Temel ile Fadime’nin 1 çocukları daha olmuş. Zamanla çocuk büyümüş, 9-10 yaşlarına gelmiş. Ama nasıl bir çocuk zeki mi zeki, fırlama mı fırlama. Önceki 8 ine hiç benzemiyor. Tüm sınavlarda birinci, sporda tüm şehrin en iyisi, köyün en zeki, en atılgan çocuğu olmuş. Bir gün Temel kahvede otururken sormuşlar. "Ya Temel senin 9 çocuğun 8'i deli mi deli bu sonuncusu nasıl oluyor da bu kadar akıllı oluyor?" Temel gerine gerine cevap vermiş. "Süzme o, süzme..!"
2- Temel ile Fadime Köye hakim yamaca oturmuş, sohbet ediyorlarmış. Temel ne yapsak da sevişsek diye fırsat kollarken Fadime:" Temel sağa apantisut ameliyatı olduğum yeri cöstereyim mi?" diye sorar. Temel hemen kabul eder." He cöster." Fadime"Ha şu karşıçi sarı binanın içinci kati."
3- Temel dahiliyeci olmuş ve buna bir gün kadının biri gelmiş, demiş ki:
-Doktor bey ne yesem onu sıçıyorum. Pasta yiyorum pasta çıkıyor ekmek yiyorum ekmek çıkıyor, demiş. Temel de : -O zaman bok ye, demiş.
4- Temel hayvanları araştırma konusuna oldukça ilgi duymaktaymış. Bir gün bu merakını gidermek için laboratuarını kurarak çalışmalara başlamış. Örnek hayvan olarak bir PİRE almış. Çok hassas aletler ile bu işe başlayan Temel, eline çok hassas bir neşter alarak pirenin ayaklarının ucundan biraz kesmiş ve masanın üzerine bırakmış ve pireye ZIPLA BAKAYIM diye seslenmiş, doğal olarak zıplayarak dolaşan bir hayvan olan pire yarım yamalak da olsa zıplamış, o sırada Temel hemen yakalayarak ayaklarının tamamını yontmuş ve masanın üzerine tekrar bırakarak seslenmeye başlamış. ZIPLA BAKAYIM, ULA ZIPLASANA, ZIPLA BE HAYVAN. Fakat ayakları kesilen pireden hiçbir hareket yok..... Temel hemen kalem kağıdı alarak raporu yazmaya b?ÁI??¿????????????????????????????????????????????????????????ve telefon kabloları bulduk. Öyleyse bizim atalarımız asırlar önce telefon kullanmışlardır. Sıra Türkiye’ye gelir ve Temel başlar anlatmaya -Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 metre aşağı indik ama bir şey bulamadık. Öyleyse atalarımız telsiz telefon kullanmışlardır.
5- Bir gün Temel balığa çıkar. İyi bir avdan sonra bir tekne balık tutar. Birden hava patlar ve çok büyük bir fırtına çıkar. Temel dua etmeye başlar. Tanrım beni bu fırtınadan kurtarırsan bütün bu balıkları fakirlere dağıtacağım der içinden. Hava bir zaman sonra düzelir. Temel evine dönmeye başlar. Bir taraftan da balıklara bakar ve içinden bu balıklar fazla, yarısını dağıtsam olur der. Biraz daha sonra balıklara tekrar bakar ve bu balıkların yarısı da çok fazla ben bunların çeyreğini dağıtsam olur der.Biraz daha zaman geçer Temel tekrar balıklara bakar. Tam o sırada hava tekrar bozulur. Temel kafasını gök yüzüne diker ve şöyle der."Haçen sen de şakadan hiç anlamiyusun."
6- Temel'e sormuşlar.Hangi tür seksten hoşlanırsın? Temel cevap vermiş. "Toplu seksten"Neden? demişler. Cevap vermiş. "Kaytarması kolay oluyor"
7- Temel eczacılık fakültesini bitirmiş. Fakat eczane açacak parası yok, Girmiş bir eczaneye: -Beyefendi sizde soğan var mı? Adam Temel'i başından savmış. Temel bu durur mu? Her gün yeni saçma sorularla geliyormuş. Bir gün eczacı Temel'e: -Kardeşim senin derdin ne? -Burayı bana sat. Eczacı kurtulmak için eczaneyi satmış, birkaç gün sonra Eczaneyi satan adam içeri girmiş, Temel'e: -Siz de soğan var mı? demiş... Temel adama 'bizde soğan var ama senin reçeten var mı?'demiş....
8- Titanik battığında üç kişi kurtulur. (İngiliz, Fransız ve Temel) İngiliz sadece golf sopasını, Fransız sadece golf topunu, Temel de hamsi konservesini kurtarabilmiş. Bunların canları çok sıkılmış. Fransız hadi golf oynayalım demiş. İngiliz de katılmış. Temel de çok sevinmiş sonra da benim hamsiyi yeriz, ama ben nasıl oynandığını bilmiyorum deyince, çok kolay, Sopa, top ve delik lazım demişler. İngiliz: Bende sopa var. Fransız: Bende de top var. Temel: Ben oynameyrum.
9- Bir Fransız bir İngiliz ve bir de Temel bir gemi kazasından sonra ıssız bir adaya çıkarlar. İngiliz kumsalda bir lamba bulur. Fransız bunun Alaaddin'in lambası olabileceğini söyler ve lambayı ovuşturur. Gerçektende lambadan bir cin çıkar. "Ne dilerseniz dileyin benden" der. İngiliz "Ben ailemin yanına İngiltere’ye gitmek istiyorum" der. Cin isteği yerine getirir. Sıra Fransız'a gelir. Oda ailesinin yanına Fransa’ya gitmek ister. Onun isteği de yarine gelir. Sıra Temeldedir. Temel biraz düşünür. Cin çabuk olmasını söyler. Temel etrafına bakar ve cine dileğini söyler. "Arkadaşlarımda gitti ben bu ıssız adada yalnız kaldım onun için arkadaşlarımı geri getirmeni istiyorum"
10- Temel Londra'da otelin birinin odasında kara kara düşünüyor. 'Ulan' diyor, Ben aşağıdan içki isterken laz olduğum anlaşılır mı acaba? Geçiyor aynanın karşısına ve purova yapıyor... Bana bir fvisku,,,,, yok böyle anlarlar,
Bana bir raki......'yok' diyor 'böyle de anlarlar. Bana bir bira.... Tamam diyor böyle iyi anlamazlar.... Ve aşağıya iniyor, masaya dirseklerini dayıyor ve sesleniyor. Barmen bana bir bira. Barmen Temeli biraz süzdükten sonra soruyor: Birader sen laz mısın? Temel _uuuy nasıl anladın diyor;
_burası resepsiyon da bar karşıda......!
11- Temel şehre inmiş. Bakmış pencere kenarında bir papağan. İçinden: _Allah allah kuşa bak yav....demiş. Tabi bu arada papağan da Temel'in kendisine baktığını görüp: _Ne bakıyorsun hemşerim... demiş. Temel biraz şaşkınlık biraz da saflıkla: _Afedersun hemşerum. Ben seni kus sandiydum.
12- Temel kamyonuyla yokuş aşağı inerken freni patlar ve kamyonu son sürat gitmeye başlar, ve kamyon bir kavşağa gelir temel bir bakar sağ tarafta pazar kurulmuş yüzlerce insan, soluna bakar bir tane çocuk. Pazara girip yüzlerce insanı öldüreceğine çocuğa çarpmayı tercih eder. Ertesi gün gazeteler şöyle yazar TEMEL KAMYONUYLA PAZAR YERİNE GİRDİ 20 ÖLÜ 50 YARALI. Temele sorarlar niye pazara daldın? Diğer yöne gitmedin? -Temel cevap verir -BENİM NİYETİM ASLINDA ÇOCUĞU EZMEKTİ. ÇOCUK PAZAR YERİNE KAÇINCA .......
13- Temel bir gün bir hayvanat bahçesine gitmiş. Akvaryumların yanında birini görmüş. Adam elini akvaryumun neresine götürse balık da takip ediyormuş. Temel sormuş: -Ula bu nası oliyi? Adam: - Her zaman daha zeki olan yaratıklar kendinden daha az zeki olanları yönetebilirler demiş.
Adam oradan uzaklaşmış. Bir kaç dakika sonra geldiğinde bir de ne görsün? Temel akvaryuma ağzını yapıştırmış. Balık gibi bir açıyor bir kapıyor.
14- Temel bara gitmiş. Yanındaki kadınla sohbet ederken kadın: -Ben lezbiyenim, demiş. Temel lezbiyenin ne olduğunu sorunca, kadın: -Ben yalnızca kadınlarla beraber olurum, demiş. Temel' in hoşuna gitmiş. -Pen ta sizin cibu lezbiyenum, demiş.
15- Temel Dursun'a sordu. Yahu dursun aristo mantığı nedir. Dursun nasıl anlatacağını düşündükten sonra: --Bak Temel.. Temel: efendim Dursun: senin akvaryumun varmu? Temel: var. Dursun: akvaryumunu severmisin?... evet Dursun:o zaman balıkları da seversin?... evet Dursun: o zaman denizi de seversin?... evet Dursun: o zaman plajı da seversin?... evet Dursun: o zaman plajdaki kızları da seversin?... evet Dursun: o zaman o kızlarla yatmayı da istersin?... evet Dursun: iste aristo mantığı budur Temel'ciğim. Bu olay Temel'in kafasına yer etti. Yolda rastladığı birini cevirip sordu:
-Kardeş senin akvaryumun var mı? Adam: Hayır birader. Temel: Ulan sen ipnemisun?
16- Temel Kamyon şoförü.. Kamyon çok yüklü, yükseklik 6 metre... Bir köprüye yaklaşıyor.. Köprünün üstünde azami yükseklik 4 metre yazıyor. Temel sağına soluna bakıyor ve: " Polis yok geçerim" diyor.
17- Temel ile Dursun hepten çaresiz kalınca hırsızlık yapmaya karar verirler. Zifiri karanlıkta içeri girmeyi başardıkları dükkanın alarmı çalar. Kaçmaya başlarlar. Peşlerine bir bekçi takılır. Bekçi "Durun kaçmayın ulan orospu çocukları." Dursun "Ula Temel bekçi penu tanıdu ben teslimolayrum."
18 Temel bir gün yolda ilerlerken eski arkadaşı Dursun'la karşılaşıyor. Bu eski arkadaşı Dursun çok zengindir. Merhabalaştıktan sonra Dursun Temel'e yemek ısmarlamak ister. Temel çok sevinir ve gider. Restorana geldikten sonra garson siparişleri almak için masaya gelir. Siparişleri sorduğunda
Dursun -Bana pilav, kuru fasulye üstüne et. Temel -Bana da aynısından ama üstüne etme.
19- Temel Laz olduğu için kendinden nefret ediyormuş. Amerika’ya gitmiş ve birçok ameliyattan sonra burnunu düzelttirmiş, iyi şekilde İngilizce öğrenmiş ve meşhur bir piyanist olmuş. Bir gün büyük bir topluluğa konser verdikten sonra seyircileri selamlarken ön taraftan bir ses duymuş: -Helal sana hemşerum, çok iyi çalayusun da! Temel: -Benim Laz olduğumu nereden anladın yahu. Halbuki lazlara benzememek için bir sürü ameliyat oldum.
- Nasıl anlamayayım, demiş adam. Bütün piyanistler otururken sandalyeyi kendilerine çekerler, sen ise sandalyeye oturup piyanoyu kendine çekeyusun da!!!!!!
20- Temel arabayla giderken bakmış benzini bitiyor. Hemen en yakın benzinciye girmiş, pompanın yanında durmuş, arabadan inip benzin deposunu açmış, başlamış işemeye. Temel'in işediğini gören pompacı "-Ya sen ne yapıyorsun, bu yaptığın normal mi?". Temel "yooo Süper."
21- Temel kahvede otururken başı kaşınır. Şapkasının üstünden başını kaşır. İdris sorar: -Ula Temel niye başinu şapkanın üstünden kaşidun? Temel cevap verir: Haçan sen kıçinu kaşurken donunu çıkariyurmusun ?
22- İş adamı Temel Amerika'ya gider, işlerini bitirdikten sonra alış veriş merkezlerinde dolaşmaya başlar. Pet shoplardan birinde akıllı ve hazır cevap bir papağan görür, papağanla biraz sohbet ettikten sonra yetkiliye gider ve papağanı satın almak istediğini söyler. Satıcı papağanın satılık olmadığını söyler fakat Temel bir türlü vazgeçmez paraysa para illaki bunu bana satacaksınız diye ısrar eder. Satıcı bakmış kurtuluş yok Temel'e, bak bizde papağanın dört tane yumurtası var bu yumurtaları sana verelim hem daha ucuz olur hem de dört tane birden papağanın olur demiş. Temel biraz düşünüp kabul etmiş. Trabzon’a döner dönmez hemen yumurtaları kuluçkaya yatırmış. Bir süre sonra yumurtalar çatlamaya başlamış. Birinciden civciv, ikinciden güvercin, üçüncüden muhabbet kuşu, dördüncüden ise ördek çıkmış. Temel bu işe epey bozulmuş. Bir kaç ay sonra Temel yine Amerika’ya gitmiş, işlerini bitirince doğru papağanın olduğu dükkana gitmiş. Papağan Temeli uzaktan görür görmez başlamış kahkahalar ile gülmeye. Temel ne güleysun ula demiş. Papağan niye gülmeyeyim, New York'da herkes senin enayiliğini konuşuyor deyince Temelde, oda bir şey mi ulan Trabzon’da herkes senin fahişeliğini konuşuyor demiş.
23- Temel ve Dursun bir gün ellerinde sazla Amerikaya giderler. Baya dolaştıktan sonra yorulurlar ve uyurlar. Sabah kalktıklarında etraflarında birsürü kızılderili görürler, çok korkarlar, Temel Dursun'a "Dur bunlar hayatta saz görmemiştir, bi saz çalayım da kaçsınlar" der. Temel'in saz ı çalmasıyla kızılderililer hızla kaçarlar. Dursun "waay sen bunları sadece bir sazla kaçırdın...o zaman buranın adı T?ÁI??¿?????????????????????????????????????????????????t???????üne sokarlar. Temel de "ehe...bu sazı senin ?ötüne soktular o zaman buranın adı ARKANSAZ olsun." der. Ertesi gün uyurlar uyandıklarında gene karşılarında kızılderilileri görürler. Bu sefer Temel "dur başka bi yöntemim var." der ve güçlü bir sesle osurur. Ve adamlar kaçmaya başlarlar. Dursun da "mademki adamları osurup ta kaçırttın buranın adı LAZVEGAZ olsun" der.
24- Nasa uzay araştırma merkezi, günlerden bir gün Mars'a gidebilecek bir mekik yapar. Bu mekiğe üç ayrı ülkeden üç astronot binecektir. Bunlar bir Fransız, bir Alman ve Türkiye'den de Temel'dir. Bunlara orada uzun süre kalacaklarını ve bu yüzden yanlarına en çok sevdikleri şeyi almalarını söylerler. Alman: "Ben içki içmeden yapamam bana içki verin der."
Fransız: "Ben karım olmadan yapamam onu da götüreyim der." Temel: "Ben da sigarasuz edemam," der ve sigara ister. Aradan yıllar geçer artık mekiğin döneceği gün gelmiştir. Onlar için büyük bir tören düzenlenir. Önce Fransız iner mekikten yanında karısı ve iki küçük çocuğu vardır. Sonra Alman, gözleri kan çanağı gibi, sendeleyerek iner mekikten. En son Temel fırlar ve elinde bir sigara, bağırır: "Uyy hemşerum! Ateşi olan var mi??"
25- Dursun Temel'e sormuş - Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun?
Temal -100 tane demiş. Dursun - Hadi ordan yesen yesen 1 tane yersin geriye kalan 99 hamsiyi oruçsuz yersin demiş. Bu espri Temel'in çok hoşuna gitmiş. Yolda Cemal'i görmüş ve hemen sormuş -Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyepilursun? Cemal - 50 demiş. -Ha uşağum 100 deseydun sana müthiş bir espiri yapacaktum demiş.
26- Temel ile Dursun bir yarışmaya katılırlar. Bu yarışmada en çok yerli öldürene, 100.000$ verilmektedir. Bunlar yerli avlamak için Amerika'ya giderler 3-4 gün aramalarına rağmen bir tane bile yerli öldürememişlerdir. Bunlar bir gün sabah kalktıklarında etrafların da 100'ü aşkın yerli bulurlar.
Temel Dursun'a: La Dursun kalk zengin olduk!
27- Amerika'da bir beyin fuğarı açılmış. Burada ünlülerin beyinleri kavanoz içinde sergilenip kavanozun üzerine fiyatları yazılıymış. Amerikalı bir aile bu fuğarı gezerlerken garip bir şey farketmişler ve danışmaya gidip demişlerki: -Efendim... Her şey mükemmel Einstein'in beyni onbin dolar..güzel.. George Washington 'un beynini de yirmi bin dolara kavanoz içinde satıyorsunuz... Bunlar meşhur insanlar, fakat yüzbin dolarlık bir beyin gördük. Bu kişiyi daha önce hiç duymamıştık. Meşhur olduğunu da pek sanmıyoruz. Niye yüzbin dolar. Üzerinde şöyle bir yazı vardı. "Türkiyenin Karadeniz Bölgesinden TEMEL" kim bu?. Ve niye bu kadar pahalı? Görevli cevap vermiş. -Efendim. Bu beyinlerden yüz tanesini kesiyoruz ancak bir tanesi dolu çıkıyorda ondan.
28- Temel ile Dursun Trabzon'un dağlık bölgesinde ava çıkmışlar. Uzun uğraşlardan sonra elleri boş dönmek üzere iken oldukça iri ve heybetli bir geyiğe rastlamışlar. Her ikisi de epeyce uğraştıktan ve kovaladıktan sonra köye 5-6 kilometre kala geyiği vurmuşlar. Aslında küçük hayvan avına çıkmış olan iki arkadaşın yanında geyiği taşıyabilecekleri herhangi bir araç veya alet olmadığından düşünce üretmeye başlamışlar. Temel, Dursun'a "Ula dursun habu hayvanın bir boynuzunu sen tut diğerini ben diyerek çektirmeye başlamışlar. Tahmin edileceği gibi çok zor olan bu şekilde köyün yolunun başına kadar kan ter içerisinde gelirlerken köyden birine rastlamışlar. Onların bu halini gören arkadaşları "Yahu siz deli misiniz bu böyle taşınır mı? Sizin kafanız hiç çalışmıyor kardeşim, ikiniz bir olun şu hayvanı kuyruğundan çekin daha rahat taşırsınız " önerisini yaparak yola devam etmiş. Bu fikri çok uygun bulan iki kafadardan biri olan Temel yaklaşık yarım saat sonra Dursun'a dönerek "ULA DURSUN BU HAYVAN BÖYLE ÇOK KOLAY ÇEKİLİYORMUŞ, AMA ANLAMADUĞUM BİR ŞEY VAR BUNU KUYRUĞUNDAN ÇEKTUĞUMUZDAN BERİ KÖYDEN GİTTİKÇE AZAKLAŞIYRUK.!!
29- Temel bir gün çok hasta olur ve doktora gider. Doktor onun önemli bir hastalığı olmadığını görür. Ona bir oyun oynamaya kalkar. Hastalığının tek çaresinin hamile bir kadından içeceği saf süt olduğunu söyler. Temel muayehaneden çıkar kara kara düşünmeye başlar ne yapıp ta hamile kadın sütü bulacaktır derken aklına idrisin hamile karısı gelir. Fakat bu sefer bunu ona nasıl açıklayacaktır derken cesaretini toplar ve kapılarını çalar ve olan biteni idrisin karısına anlatır oda neden olmasın bi sevap işlerim der ve içeri alır kadın üstünü çıkarır ve Temel başlar kadının göğsünü emmeye ve bir süre sonra kadın zevke gelir Temel'e dayanamayıp yanında bir şey daha isteyip istemediğini sorar. Temel utana sıkıla ya ayıp kaçmaz mı yenge der kadınsa yahu sen iste der Temel utana sıkıla kadına peki der. Süt katıksız gitmiyor varsa bir kaç tane bisküvi getirir misin der.
30- Temel devamlı yabancı kadınlarla düşüp kalkıyormuş. İdris sormuş;
-Yahu sen Türkçe’yi zor konusiyisun habu Ruslarla nasıl anlasiyisun ? -Temel tercumanum sayesinde Temel 71 yaşına gelmiş. İdris sormuş ula Temel tercumanunla aran nasıl? -Temel "Sorma İdris ana dilini bile unutti pokyiyen"
31- MİT eleman alımı için duyuru yapar. Üç kişi başvurur. MİT binasında adayların hepsiyle tek tek görüşmeler yapılmaktadır. İlk adam içeri alınır ve şu sorular sorulur. "Karını seviyor musun?" "Evet, efendim" "Ülkeni seviyor musun?" "Evet, efendim" "Pekala, biz karını da getirdik. Şu an yan odada." denir ve masanın üzerine bir tabanca konur. "Şimdi odaya gir ve karını öldür.!" Adam silahı alır yan odaya geçer. 5 dakika hiç ses duyulmaz. Adam tekrar ilk odaya geri döner. Kravatı gevşemiş, ter içinde kalmıştır. "Yapamayacağım efendim." der ve orayı terk eder. İkinci adam içeri alınır. Aynı sorular sorulur. Aynı yanıtlar. Ve ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. Adam yapamayacağını söyler ve ayrılır. Son adam Temel girer. Aynı sorular. Aynı cevaplar. Ona da içeri girip karısını öldürmesi söylenir. Temel içeri girer. 5-10 saniye sonra içerden silah sesleri gelmeye başlar. BAM, BAM, BAM, BAM, BAM, BAM.... Derken kısa bir sessizlik ve ardından gürültülü bir cam kırılması duyulur. Temel içeri girer, biraz terlemiştir. MİT personeli sorar "Ne oldu ?" Temel cevaplar.. "Efendim bana verdiğiniz silah kurusıkı çıktı, o yüzden onu pencereden aşağıya atmak zorunda kaldım"
32- Temel ölümcül bir hastalığa yakalanmış. Karısı Fadime’ye sorar -Fadime, ben ölünce yeniden evlenecek misin? Fadime de Temel üzülmesin diye evet cevabını verir. Bunun üzerine Temel -Onu benim kadar sevecek misin?
-(ağlayarak) Evet -Onu eve alacak mısın? -Evet -Ona güzel yemekler yapacak mısın? -Evet Temel'im. -Ona sarımsaklı yoğurtlu mantı da yapacak mısın? -O SEVMEZ.
33- Temel bara gitmiş. Geçmiş bir kenara oturmuş, biraz sonra bara bir adam girmiş ve sıska uzun boylu bir adamın kafasının üstüne şişe koymuş, çekmiş silahı ateş etmiş şişe paramparça ateş eden adam elini kaldırmış "I'am Pekosbill" demiş ve çekmiş gitmiş. Daha sonra bara bir başka adam girmiş ve yine o sıska adamın kafasının üstüne konserve kutusu koymuş çekmiş silahı ateş etmiş kutu paramparça ateş eden adam elini kaldırmış. "I'am Redkit" demiş ve çekmiş gitmiş. Temel bunları seyrettikten sonra dayanamamış eline bir elma almış ve o sıska adamın kafasının üstüne elmayı yerleştirmiş çekmiş silahı ateş etmiş ve o ne adamı tam anlının ortasından vurmuş. Temel'de elini kaldırmış ve I'am sorry demiş.
34- Temel Dursun'a yatılı ziyarete gitmiş. Yemişler içmişler sıra yatmaya gelmiş. Dursun: "Bak Temel, yatak odandan tuvalete gitmek için bizim odadan geçmen gerekecek. Bu olmasın istiyorsan şimdiden tuvalete git de gece gelmesin." Temel: "Tuvaletim yok. Merak etme, gelse de tutarım zaten." Bu diyalogun ardından yatmışlar ama gece yarısı Temel fena halde sıkışmış. Yatak odasından geçmek de istemiyor. Bakmış pencerede bir saksı içinde çiçek var. Çiçeği toprağıyla birlikte çıkarıp hacetini gidermiş, toprağı tekrar yerine koyup uyumuş ve ertesi sabah da çekip gitmiş. Aradan birkaç ay geçtikten sonra Dursun Temel"i aramış telefonla: "Temel, nereye sıçtın çabuk söyle, 4 ev değiştirdik ev hala kokuyor"
35- Bir gün Amerikalı bir bilim adamı mavi maymunları incelemek üzere Türkiye'ye gelir. Mavi maymunların da en sık olduğu bölge Temel'in köyünün olduğu bölgedir. Bilim adamı köye gelir ve köy kahvesinden birine köyün en iyi nişancısının kim olduğunu sorar. Adamın biri bu köyün en iyi nişancısının Temel olduğunu söyler. Bunun üzerine bilim adamı Temeli çağırtır. Temel gelir bilim adamı bir bakar Temel'in bir tane eski tüfeği bir tanede uyuz köpeğinden başka bir şeyi yoktur. Kendi kendine en iyi nişancı buymuş ne yapalım der. Bilim adamıyla Temel ormana giderler. Temel bilim adamına "Bak şimdi ben ağaca çıkacağım ve sallayacağım, maymun düşerse sen bir şey yapma köpek onu becererek bayıltır. Bilim adamı merakla sorar "Peki tüfek ne işe yarayacak." Temel "Ağaçtan maymun yerine ben düşersem o silahla köpeği vuracaksın"
36- Temel uzak doğuya gider. 250$ verip bakınca insanları çıplak gösteren gözlüklerden alır. Takar bakar çıplak, çıkarır bakar giyinik. Çok hoşuna gider. İkide bir takıp, çıkarır. Eve gözünde gözlük gider, bakar Fadimeyle sütçü çıplak.?ÁI??¿????????????????????????????????????????????????????????eli olacağını söyleyip, dikkatli sürmesini ögütlediğinde, Temel: "Merak etme yegen dün Rize'den Samsun'a soldan gittim, bunun ne kadar tehlikeli olduğunu bilirim daa
37-Temel, Amerikalı ve Japon oturuyor. Birden bir telefon çalar. Temel bakar çalan yeni aldığı cep telefonu değil. Amerikalıya bakmış elini kulağına koymuş kendi kendine konuşuyor. Temel herhelde deli diye düşünmüş. Meraktan sormuş. -Abi sen deli misin nesin kendi kendine konuşuyorsun. Amerikalı -Bizdeki teknoloji sizdekinden gelişmiştir. Elimize bir mikrochip koyup konuşuyoruz. Temel düşünmüş acaba kendi telefonunun modası geçti mi diye. Oysaki o kadar da para vermişti son model diye. Bozulmuş haliyle. Bir daha çalmış telefon. Bakmış Temel in telefonu değil. Amerikalının da değil. Bakmışlar ki Japon kendi kendine konuşuyor.Temel gülmüş. Konuşma bittikten sonra sormuşlar. -Deli misin sen arkadaş diye. Japon da kendi teknolojilerinin dünyadaki en gelişmiş teknoloji olduğunu söylemiş. Ağza ve kulağa bir chip koyarak konuştuklarını söylemiş. Temel ile Amerikalı bozulmuş. Kazıklanmanın verdiği moral bozukluğu ve sabah yediği kuru fasulyeyle soğanın etkisiyle bir gaz bombası atmış. Amerikalı ile Japon sormuşlar Temele -Kardeş ne yaptın sen demişler o neydi? Temel de -Fax çektim demiş!!!!
38 -Bir gün Temel ile Dursun Almanya'ya gidip çalışmaya karar vermişler ve gitmişler çalışmışlar çalışmışlar. Ama çok para kazanamıyorlarmış. Bir banka soymaya karar vermişler. Ertesi gece bir bankaya gizlice girmişler. Bankada üç kasa varmış birinci kasayı açmışlar birde ne görsünler bir kase dolusu muhallebi Temel muhallebiyi yemiş sonrada ikinci kasaya gitmişler açmışlar birde ne görsünler bir tabak muhallebi daha. Onu da Dursun yemiş üçüncü kasada da aynı olay olmuş neyse diyip hayal kırıklığına uğrayarak bankadan çıkmışlar ve ertesi sabah gazetede şöyle yazıyormuş. Sperm Bankası soyuldu.
39- Fadime ile Temel evlenirler. Fadime Temel'e -Temel biz evlendik ama zannetme ki biz her akşam ilişkiye gireceğiz, benim canım ne zaman isterse o zaman olacak, ben her akşam yatmadan önce saçlarımı tararım eğer o akşam saçlarımı sağa tararsam bilki o akşam bana yaklaşma keyfim yok, sola tararsam eh bir ihtimal şansını dene ama geriye doğru tarasam işte o akşam parçala beni der. Temel'de altta kalır mı, Fadime'ye -Benimde seninle öyle her akşam sevişeceğimi zannediyorsan yanılıyorsun, birkere akşam eve geldiğimde rakı sofram hazır olacak. Ben eğer o akşam 1 tek atarsam bilki o akşam keyfim yok zaten sana dokunmam 2 tek atarsam bir ihtimal olabilir amaa üçüncüyü atarsam saçının şekline mekline bakmam kolla kendini derim.
40- Temel her gün evine trenle gidip gelmektedir.Yine bir gün trende gelirken karşısında oturan adamın biri durup dururken pezevenk der.Temel şaşırır ; acep bağamı dedi diye sağına soluna bakınır. Adam tekrar pezevenk der.Temel yine şaşkınlık içinde sağa sola bakar ; sanırım bağa dedi der.Olay çıkmaması için ilk durakta iner ve olayı evde karısına anlatır. Fadime bugün trende adamın biri bağa pezevenk dedi der. Fadime ;hadi ya bak terbiyesize der. Temel ertesi gün aynı adam ile tekrar trende karşılaşır.Bu sefer adamın lafı çok ilginçtir.Temele bakar ve şöyle der: DEDİKODUCU PEZEVENK..
|
|